Her başarılı erkeğin başarısının ardında kadınların büyük etkisi olduğu söylenir. Ancak bu hikâyede durum tam tersidir. Big Eyes filminde, başarılı bir kadın ve onun yeteneğini suistimal eden bir adamın hikâyesini izleriz.
2014 yılında vizyona giren Big Eyes filmi, sanatseverler tarafından ilgiyle karşılanmıştır. Elbette bunda Margaret Keane ve kocasının trajik hikâyesinin de büyük payı vardır. Yönetmen koltuğunda Tim Burton’ın oturduğu filmde, başrolleri Amy Adams ve Christopher Waltz paylaşmaktadır. Bu sanat filmi, birçok açıdan ele alınabilecek konular içerir. Ancak en dikkat çeken yönü, 1950’lerin cinsiyet normlarının kadınların sanat ve sanatçılık rollerine yüklediği önyargılar sonucu, bir dönemin en iyi ressamlarından birinin nasıl geri planda kaldığını anlatmasıdır.
Margaret Keane oldukça başarılı, aynı zamanda içe dönük bir karakterdir. Onun bu yeteneğini ve içe kapanık yapısını fark eden Walter Keane, Margaret Keane ile bir birliktelik yaşamaya başlar ve 1955 yılında evlenirler. Walter, eşinin yeteneğinin “kullanılması” gerektiğini düşünür ve kadın sanatçıların eserlerinin çok satılmadığını, ilgi görmediğini söyleyerek Margaret’i ikna eder. Bunun sonucunda, Margaret’in eserlerini kendi adına satmaya başlar.
Eski kocasından yeni ayrılmış, çocuğuyla ortada kalan Margaret bu duruma ses çıkaramaz. Satışlar arttıkça Margaret’in eserleri büyük ilgi görür ve adeta bir moda hâline gelir. Ancak eserler satıldıkça Walter’ın doymak bilmez açgözlülüğü daha da belirginleşir. Daha fazla üretmesi için Margaret üzerinde ciddi bir psikolojik baskı kurar.
Maddi ve manevi olarak kısmen refaha ulaşan Margaret, bu baskıya daha fazla dayanamaz ve 1970–1971 yıllarında kocasına dava açma kararı alır. Bu süreçte Walter, Margaret’in akıl dengesinin yerinde olmadığını iddia eder ve onu yalancılıkla suçlar. Resimleri kendisinin yaptığını savunur.
Mahkemede dava adeta bir düğüme dönüşür. Hakim, “Madem ikiniz de bu resimlerin size ait olduğunu iddia ediyorsunuz, o hâlde burada, herkesin önünde çizin,” der. Walter çeşitli bahanelerle kolunun ağrıdığını söyleyerek resmi çizmekten kaçınır. Margaret ise resmi dakikalar içinde çizer ve gerçek sanatçının kim olduğunu tüm dünyaya kanıtlar.
Ancak Margaret, yıllarca “kadından sanatçı olmaz” gibi toplumsal dogmalar yüzünden kocasının psikolojik şiddetine maruz kalmış, sanatçılık hayatının en güzel yıllarını onun gölgesinde geçirmek zorunda kalmıştır. Günümüzde sanatın din, dil, ırk ve cinsiyet fark etmeksizin değer gördüğü bir dönemdeyiz. Ancak 1950’lerde Margaret gibi belki de binlerce kadın, toplumsal dogmaların esiri olmuştur.
Big Eyes, pek çok açıdan ilham verici olduğu kadar, kadınların her alanda var olmasının ne kadar değerli olduğunu da bizlere bir kez daha göstermektedir.
Margaret Keane, 15 Eylül 1927’de Nashville, Tennessee (ABD)’de doğdu. Küçük yaşlardan itibaren resme ilgi duyan Margaret Sanat eğitimini New York ve California’da aldı.
EmoticonEmoticon